I
burnu akarken mendil satan çocukların öfkesiyle
hiç yazılmış tümcelerden şiirler çizdim göğe
istanbul’un çok yüzlü sokaklarından aldım ilhamımı
ece ayhan zeyrek’ten gülümsüyordu gördüm
kafanıza kumu gömseniz belki siz de görürdünüz
II
elinizde kalem ve baruttu gayrı-meşrutiyet
ölmemişti henüz doğmamış çocuklar
masa başlarında çizdiğiniz soy-lu ağaçlar dalsız budaksız
mürekkebin kuruduğu yerde ılıcık akarken kan
ne çok ceset ne çok halk
samsun’dan izmir’e uzanan
bu memleket sizin
III
ağzınızda çiğneyip balonlar patlattığınız
püriten ahlakınızın gece bekçisi bol erkekler
kadınların hayatlarını masaya sürüp zarlar atarken
gibi baba gibi koca gibi sevgili
yurdunu işgalden koruyanların öfkesini kuşananlar
bedenini silaha dönüştürdü meydan meydan
gibi kardeş gibi yoldaş gibi heval
IV
derisi soyulan kenar mahallere teğet doğrularınızı
dikine dikine yaracak yurtsuzların matematiği
boğaz’da akıntıya karşı kulaç atan çocuklara haset
kolluk-suz yüzemeyen yargıçlarınızın boyunu aşabilir
kentsel dönüştüremediklerinizin mavilikleri derindir
V
bir zamanlar ermenilerin yaşadığı gecekondu mahallesinden
her gün sabahın altısında yollara düşen
annesi dayaktan bitkin
babası kahvehanelerde miskin
burnu akarken mendil satan
bir kız çocuğu
kadar öfkeli
kadar umutlu
gökyüzü
Ömer Burçin Özkişi
Gökyüzü
Yorum Yaz