ezberimde yeryüzü ve aynı sayfada birbirine kırgın iki paragraf
açık tenli bir cilt yırtılır sakallarından zamanın
ve şimdi tanrı New York borsasını nasıl kahretsin anlat bana
anlat bana capcanlı bir hızı avuçlarında nasıl tuttuğunu
ve göster bana bütün renklerinden üst üste çıkarıldığım gökkuşağının kavrukluğunu
öyle ki, kendimi içinde sakladığım eli kanlı bir iddiamsın
bu arada ben ne diyordum en son
hah, şimdi tanrı Juliet’i nasıl kahretsin anlat bana
anlat insanın kaldıramadığı ne varsa belgeleriyle
belge demişken
kalkınıyormuşuz millet olarak gizliden gizliye
artık yatalım mı?
kimse kalmıyor zinciriyle mutlu
herkes daha parlak yırtıcılara aşık oluyor
akşamın çıktığı yerden karşılıyorum seni
başucumda felç
göğsümde ellerinin eşlik ettiği o ırmağın sesi
bilmiyorum diye soruyorlar eminim bunca badireyi
mülkiyet nedir
miras, hukuk kimdir
mahşer, azap, tanrı nerede bulunur
inan bilmiyorum diye mi gerçektir
dağılıyoruz, buna paramparça olmak demiyorlar
çünkü hangi sözün hangi kederi yağmaladığına da onlar karar veriyor
onlar tahvil, çek, senet falan yazıyorlar
düşüyorum ama dinlemedeyim de merak etmeyin siz
sadece bildiğim notalardan sorsunlar
Aykut Akgül
Mülkiyetsiz
Yorum Yaz